Parmaklarımız neden çıtlar ? İşte cevabı…
Hepimizin bir dönem yapmaktan zevk duyduğu, bazılarımız için alışkanlık haline gelen ve bazıları için ise hala bağımlılık sayılabilen tabiri caiz ise reflekstir. Bir nesil ise büyüklerinden aldığı nasihatle ‘yapma kuzum kireçlenme olur parmaklarında bak’ ile korkutuldu. Öncelike şununla başlamak isterim ki kireçlenme ile denilmek istenilen ‘artrit’, çok parmak çıtlatan kişilerde görüldüğüne dair bilimsel nitelikte bir kanıt hala yok.
Peki parmaklarımız neden çıtlar ? Bu konuda söz hakkı olan araştırma bilimleri bile kendi aralarında hemfikir oldukları bir sonuç olmadığı gibi ortaya atılan iddialar birbirinin tam anlamıyla tersini destekliyor. 2018’de yabancı kaynaklı bir dergide yayımlanan habere göre ise bilim adamları tam 1900’lü yıllardan beri bu olayın sebebini araştırıyormuş. İzninizle ayrıntıya gireyim şimdi.
2018’de bahsi geçen aynı makale ise cevap olarak eklemleri çevreleyen sıvıdaki küçük hava kabarcıklarının patladığı için bu sesin çıktığı yönünde bir iddiada bulundu ki açıkçası şu zamana kadar da konu hakkında fikri olan her 10 kişiden 6’sı da bu şekilde düşünüyordu (ben de dahil olmak üzere).
Ya zannettiğimiz gibi değilse.
‘Kavitasyon’ kısaca kabarcık oluşumuna verilen isimdir. Eklemleri kayganlaştıran sinovial sıvı parçalandığında basınçta ani bir düşüş yaşanıyor ve gazla dolu bir boşluk oluşuyor.
Stanford Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü’nde kabarcık dinamikleri üzerinde doktora yapan Vineeth Chandran Suja, eklemlerdeki gazın yaklaşık 5’de 4 kadarının karbondioksitten oluştuğunu söylüyor. Kanada’daki Alberta Üniversitesi’nden araştırmacılar uzman bir parmak çıtlatıcıyı manyetik rezonans (MR) cihazına yerleştirip gerçek zamanlı olarak izlediklerini ve çıtlama sesinin kavitasyon sırasında meydana geldiğini raporladılar.
Açıklanması bu kadar basit olmazdı değil mi ?
Ancak bu araştırma Suja için yeterince tatmin edici değildi. UC Davis College of Engineering’den Abdul Barakat ile birlikte yazdıkları makalede, çıtlama sesi bir kavitasyon sonucu oluşmayacak kadar büyük olduğunu ifade etmiştir. Üstelik MR görüntüleme cihazının yapısı gereği olması gerektiği kadar hızlı olamazdı. MR, kaydedilen görüntüleri tam anlamıyla patlama sırasında mı yoksa kavitasyon sırasında mı sesin oluştuğunu net şekilde tespit edecek bir makine değildi. En azından elimizdeki teknolojiyle…
Bu nedenle araştırmacılar sonuca ulaşmak için olayları matematiksel bir denkleme döktüklerinde, bu modelde ifade edilene göre çıtlama sırası ile normal andaki eşitlikten yararlanarak sesin patlamadan kaynakladığı belirtilmiştir. Ancak bu durum teorik bir ispat olsa da pratikte bir delil olarak kabul edilemeyecekti. Suja’ya göre bu modele göre eklemde daha çıtlamadan sonra kabarcıklar kaldığı için, patlayıp yok olmak yerine sadece sıkışmalarının da bu sesi çıkarabileceğini dile getirmiştir.
Suja için bu matematiksel model sorunun çözümüne bir adım daha yaklaşıldığının göstergesiydi.