Nisan 19, 2020

İÇİMİZDEKİ ŞEYTAN

ile Dr. marsupilami

Kitaplarla içli dışlı olan çoğu kişinin okuduğu ya da en kötü ihtimalle okuma listelerinin en üst sıralarında olan bu kitabı size anlatmakta ve hediye etmekte biraz çekindim. Çünkü çoğu insan çoktan okumuştur diye düşünüyordum. Yine de herhangi sebeplerden ötürü okuyamayanlar için işte fırsat:

Adını edebiyat tarihinde uzun süre duyuran ve hala da duyurmaya devam eden Sabahattin Ali, bu romanında Cumhuriyetimizin ilk yıllarında yaşayan halkımızın psikolojik ve ekonomik durumlarının anlaşılmasında gayet yardımcı olmakla birlikte, sosyal yapı içerisinde ki çeşitliliğe de değinmiştir. Pek kısa olmayan durum ve ruh betimlemelerinde hayal gücünüzü çok zorlamayacak kadar net bir şekilde kitabın gözlerinizin önünde hayat bulmasını sağlayabilmektedir. Çoğu yazarda bulunmayan bir özellik olarak bence Sabahattin Ali eserlerinin en güzel yanlarından biri: Roman içerisinde yaşanan olayları anlatırken yaptığı betimlemeler arasında vicdanını ve etik değerlerden destek alarak verdiği öğüt ve insanlık dersleri ile dolu olmasıydı. Bu özellik kitabı diğer çoğu romanlar gibi sanki biri karşınıza geçip hikaye anlatmasından çok, tecrübelerle pişmiş bir insanın hayat ve insanlık dersleri vermesi gibidir.

…Demek hayat böyle iki adım ilerisi bile görülmeyen sisli ve yalpalı bir denizdi. Tesadüflerin oyuncağı olduktan sonra ne diye irademiz vardı? Kullanmadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızda kımıldayan düşünceler neye yarardı? Yaşayışımıza ve etrafımıza şekil vermek arzusuyla dünyaya gelmekten ise hayatın ve muhitin verdiği şekli kolayca alacak kadar boş ve yumuşak olmak daha rahat, daha makul değil miydi?…

Bu eseri okumak kişiye tarihinden izler sunmakla kalmıyor, ahlaki bir eğitim ve kişinin kendini sorgulamasına da sebep oluyor.