Mart 20, 2020

Herkes Coronanın nereden geldiğini biliyor. Peki ya nereye kadar gideceğini biliyor musunuz ?

ile Dr. marsupilami

Bugünlerde herkes corona hakkında doğru yanlış bir sürü yazı yazıyor, hele ki kulaktan kulağa yayılan iddialara yetişmek ne mümkün…

Şimdi çıkıp karşınıza coronanın özelliklerini saymayacağım çünkü (adını daha duymayanların ve dedikodulara inanların zaten bu yazıyı da okumayacağını düşünerek) eminim ne olduğunu benden daha iyi biliyorsunuz.

Corona virüsünün akıbeti konusunda elbette bir kesinlik olmasa da olası ihtimallere bağlı teoriler var. Ki bazı devletler bu teoriler içerisinde gerçekliği en yüksek olan teoriyi benimsiyor.

1. Teori: KARANTİNA BÖLGELERİ VE EVLERDEN ÇIKMAYIN. İLACIN BULUNMASI YAKINDIR…

Bu teoriyi güçlendiren etki ilk aşı denemesi yapan ABD oldu. Kadın bir hasta üzerinde yapılan denemelerde beklenen sonuçlara yaklaşıldığını ve ilacın (eğer bulunursa) piyasaya 8-12 ay süre içerisinde sürüleceğini ayrıca belirtti. Bununla ilgili bir haberi ekte vereceğim gelelim ikinci iddiaya

Haber: https://www.dunya.com/dunya/abdde-ilk-koronavirus-asisi-test-ediliyor-haberi-464995

2. Teori: insan yapımı biyolojik bir silah

Bu teorinin yıllardır beklenilmesinin yanında hakkında çekilmiş bir çok dizi ve film ile insanların aklına yerleşmiş bir salgın altyapısı ile işte o virüs geldi dedirtiyor elbette. Corona virüsü biyolojide hep yeri olan ve bilinen bir virüstü. Bu iddiaya göre virüs insan eli ile değiştirip (mutasyona uğratılıp) Dünya’ya kasten yayılması. Peki kim böyle bir şeyi neden yapar ? her ülkenin ekonomik ve politik reflekslerini ölçmek, bu silahın hangi ırklarda ya da yaş gruplarında etkisini görmek gibi sebepler sıralansa da en çok kabul edilen nihai sebep: insan ırkının kontrolsüz şekilde çoğalması ve diğer canlıların hayatına kast etmesi, bir çok canlı türünün nesli tükenmesinden sorumlu olduğumuz için yapıldığı yönünde düşünceler ciddi destek de topluyor.

3. Teori: BU VİRÜS DURDURULAMAZ.

Durdurulamaz derken ? Diye irkildim bende ilk duyduğumda ve ilk sorum ‘ne yani öylece oturup teker teker ölmeyi mi bekleyeceğiz ?’ Oldu. Tabi ki hayır. Bu teoriye göre doğanın her detayında görülen ve neredeyse herkesin bildiği güçsüzlerin yem olup güçlülerin kaldığı o büyük dengenin bir parçası olmak. Nasıl ki aç aslanlardan kaçan ceylanlar içerisinde yavaş koşanlar yem olurken hızlı koşanlar yaşamına devam edebiliyor, aynı şekilde bağışıklığı zayıf insanların elenip güçlülerin devam edeceği ve dengenin sağlanacağına inancı olan insanlar o kadar ağırlıkta ki örneğin ingiltere bu konuda karantina alma kararından vazgeçip ‘sürü bağışıklığı’ denilen bir yöntemi deneyecekler. Yani ingiltere bu salgının durdurulamayacağını düşünüp tüm ülkede ki zayıfların ölüp kalanların hayatlarına devam ederek diğer ülkelerin yaşadığı karantina altında ki zorlukları ve ekonomik çöküşleri tek seferde ve hızlıca yaşamak istiyor. Kısacası ‘ölen ölsün kalan sağlar bizimdir’ zihniyeti ile hareket ederken bu fikri yönetim tek başına değil halk ile birlikte işlerini kaybetmek istemeyen çalışan nüfus ve okulların kapatılmasını istemeyen ailelerin düşüncelerinin ortak bir sonucu olarak çıkmıştır. Konu ile ilgili haberi ekte vereceğim.

Haber: https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-51927577

Ayrıca Alman medyasında çıkan bir habere göre (ekte vereceğim). Salgın şimdilik durdurulamaz gibi görünüyor ve böyle devam ederse müdahale ihtiyacı olan hastaların hastahanelere aşırı yüklenmesinden dolayı sağlık sektörü çökecektir. EVDE KALIN diyoruz çünkü zaten yayılmakta olan virüsün yayılım hızını azaltıp hastahaneleri maksimum kotada tempolu şekilde çalışmasını sağlayabilirsek ölüm oranlarını düşürebiliriz düşüncesi hakim. Yani her gün 1000 vaka hastahaneye geleceğine evde kalıp günlük 100 yeni vaka gelsin ki sağlık sistemi çökmeden tüm insanlara eşit hizmet sunabilsin. Herkesin sürekli tekrarladığı ‘EVDE KAL’ sloganının en ciddi amaçlarından biri de bu.

Haber: https://youtu.be/IFTAOSQRvbU

PEKİ BİZ BU YAZIDAN NE ÇIKARMALIYIZ ?

Öncelikle hijyen tedbirlerini asla elden bırakmamak gerekiyor. her ülkenin virüs ile mücadele stratejisi farklı olduğu gibi yöntem ne olursa olsun, ülke de belirlenmiş olan genel tedbirlere uymak her zaman en doğrusu olacaktır. En önemlisi de ‘EVDEN ÇIKMAMA’ tedbiri. Yukarıda yazdığımız teorilerden en kötüsü örneğin durdurulamaz oluşu doğru olsa bile evden çıkmayıp en küçük ihtimalleri bile önemsememiz gerekiyor.