Şubat 15, 2020

Gözlük mü, lens mi ?!

ile Dr. marsupilami

Biraz subjektif bir konu gibi gelebilir ama biz bazı çoğul verilerden yararlanarak asıl sonuca ulaşacağız. Öncelikle sorumuzun cevabı GÖZLÜK. Sebebini ise ileride açıklayacağız. Ayrıca konu lens mi gözlük mü den açılmışken lazer tedavisinden de bahsedeceğiz.

Yüzyıllar boyunca kullanıldığını bildiğimiz gözlüğün temel avantajlarını sıralayacak olursak:

  • Kullanımı ve alışmasının kolay olması,
  • Göz sağlığı ve güvenliği açısından önemli bir risk oluşturmaması,
  • Çocuklarda güvenle kullanılabilmesi, bazı göz kaymalarında tedavi
  • Üretiminin ucuz, bakımının kolay olması,
  • Kozmetik amaçlarla da kullanılabilmesi,
  • Hemen her görme kusuru için üretilebilmesi,
  • Sportif amaçlı kullanım için üretilebilmesi sayesinde su sporları dahil pek çok alanda kullanılabilmesi,
  • Sahip olduğu filtreler sayesinde görüntü kalitesini iyileştirerek günlük hayatı kolaylaştırması.

Gibi çoğunu tahmin edebileceğimiz avantajlara sahiptir. Dezavantajları kişiden kişiye değişebilir olsa da başlıca: kimileri burnu üzerinden kayması ve düşmesinden şikayetçi, kimileri ise sıcaklık farkından oluşan buğulanmalardan ve ya sıcak iklimde yaşayan kişiler ise bunaltıcı havalarda yüz üzerinde temas ettiği yerleri yakmasından aynı zamanda yüz üstünde (güneş altında güneş gözlüğü ile uyumuşçasına) cildin esmerleşmesini engelleyerek anormal bir estetik görüntü oluşturmasından şikayetçidir.

Gözlük şimdilik bir kenarsa dursun. Konu yıllarca gözlük çilesi çektiğini düşünen lens aşıklarına gelecek olursa belli başlı avantajarından başlayacak olursak:

  • Estetik amaçlarla gözlük kullanmak istemeyen kişiler için daha uygun olması,
  • Görme açısının geniş olması,
  • Buharlanmadıkları için yağmurlu-karlı havalarda ve spor aktivitelerinde daha iyi görüş sağlaması,
  • Numara sorunu olmadığı için istenen tarzda güneş gözlüğü ile kullanılabilmesi, (numaralı güneş gözlüğüne ihtiyaç duyulmaz).
  • Son yıllarda geliştirilen astigmat düzeltici (torik) ve orta yaşta görülen yakın problemini (presbiyopi) düzelten lenslerin (multifokal) ortaya çıkması ile daha çok hastaya hitap etmesi,
  • Yumuşak lenslerin kullanıma girmesi ile birlikte maliyetlerinin düşmesi,
  • Günlük kullan-at lenslerin ortaya çıkması ile aynı lenslerin uzun süre kullanımı sonrası ortaya çıkan mikrop kapma, görmede bulanıklaşma gibi sorunların azalması,
  • Kornea sivrileşmesi olarak bilinen ‘keratokonus’ gibi bazı hastalıklarda sert lens veya hibrid (yarısı sert- yarısı yumuşak) lens kullanımının gözlüğe göre çok daha iyi görüş sağlaması.
  • Renkli lensler ile kozmetik olarak değişim sağlaması.

Gibi avantajlara sahipken diğer yandan :

  • Alışma süresi zahmetli olması, takıp çıkarma konusunda yetkin oluncaya kadar belli bir süre gerektirmesi,
  • Bakım ve kullanımının özen ve hijyen kurallarına uyum gerektirmesi; çok basit olan bu kurallara uyulmadığı takdirde göz ve özellikle de korneanın mikrop kapması olasılığının bulunması, mikrop kapma sonucunda ciddi problemler ve görme kayıpları riskinin bulunması,
  • Alerjik yapıda olan kişilerde göz alerjisini tetiklemesi,
  • Göz kuruluğuna sebep olabilmesi,
  • Aylık veya 2 haftalık lens kullanan kişilerin yanlarında sürekli lens solüsyonu ve kabı taşımak durumunda olması.

Şeklinde negatif özelliklere sahiptir. Konuyu sonuca bağlayacak olursak benim açımdan: öncelik hastahanelerle içli dışlı biri olarak ben göz doktorları da başta olmak üzere hiç lens kullandığını gördüğüm bir doktor olmadı. Konuyu bazı lens şirketlerinin web sayfalarından da okuduğum zaman daha geniş açılı bir görüş kazanmak üzerinden çok destek bulduğunu gördüm. Diğer yandan gözlükler ortalama olarak %70 civarı bir görüş açısı sağladığını ve insan gözünün ortalama bakış açısının merkezdeki %20 lik kısmına odaklandığını düşünürsek net göremediğimiz %30 luk kısım için üzülmenin pek bir mantığı yok gibi geliyor bana. Bir diğer yandan lensin buğulanmaması ve gözden düşmemesi gibi avantajlarından faydalanmak için göz sağlığı riskini tehdit ediyoruz. İnsanlar estetik kaygılar için tıbbi riskleri göze alabildiğine çok kez şahit olsak da sizce bu durum ne kadar mantıklı ? Sizler bu konuda ne düşünüyorsunuz ? Hesaba katmadığımı düşündüğünüz bir nokta varsa lütfen sayfanın en altından bizi ve okuyucuları bilgilendirmenizden mutluluk duyarız.

GELELİM LAZER TEDAVİSİNE (LASİK):

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kamil Bilgihan konu üzerinde verdiği bir röportajda:

Son yıllarda kullanımı yaygınlaşan lasik yönteminin konfokal mikroskop altında yapılan incelemelerde sanılanın aksine kornea sinirlerinde kopma ve göz hücrelerinde kalıcı hasara neden olmaktadır. Ameliyat sonrası ağrı yaşanmaması ve görmenin çok hızlı düzelmesi bu yöntemin en büyük avantajları olarak kabul ediliyordu, dedi. Ayrıca günümüzde binlerce lasik ameliyatı yapmış olan ve yöntemin öncü doktorlarından kabul edilen Dr. Pallikaris’ in bile başka yöntemler araştırdığını vurguladı. Lasik cerrahisinde kesinlen sinirlerin zamanla tam olarak iyileşmemesi, göz kuruluklarına sebep olması ve en korkulan tablolardan biri olan ileriki zamanlarda görülebilecek olan kornea erimesi gibi durumlarda hastayı kornea nakline götüreceğini ve yüksek dereceli miyoplara uygulandığında daha sık gözlemleneceğini belirtti.

Merak edenler için örnek bir ameliyatın bağlantısı:

https://youtu.be/2NxZnlJ8VmY